Zekat İslam’ın köprüsüdür. Zekatla veren el ile alan el arasında birbirini incitmeyen, menn ve eza ile başa kakılmayan köprü kurulacaktır. İnfak ederek bu köprüden geçen zengin, hırslarından, mal toplama sevgisinden, bencillikten, merhametsizlikten, cimrilikten, kalp katılığından, başkalarına tepeden bakma duygusundan ve daha pek çok görünmez kirden arınmaktadır.
Zengini bu arıtma süzgecinden geçiren zekat ve infak ibadeti, köprünün diğer tarafındaki fakiri de arındırmaktadır: Toplumların temeline dinamit koyan haset, kıskançlık, düşmanlık, buğz bu görünmez kirlerden sadece birkaçıdır. Bu kirler son tahlilde mala ve cana kasteden suçlara kadar insanları sürükleyebilmekte; toplumsal huzur ve ahengi berhava etmektedir. Evet, infak ve zekat, bir sevgi ve merhamet toplumu inşa etmektedir.
Zekat, malı ve nefsi arındıran bir ibadettir.
Zekat bir iman eylemidir.
Zekat zorunlu bir sadakadır. Her bir sadaka ise Peygamber diliyle kişinin imanına bir delildir; imanını tasdik eder ve kişiyi sadık kul eyler.
Zekat: “Allah’in verdiğinden verilen bir vergi”dir.
Zekat, Allah’tan alınıp yine Allah’a verilen bir ‘borç’tur. Bu anlamda bir karz-ı hasendir
Zekat insanı olgunluğa ve erdeme ulaştırır. Allah şöyle buyurur:
“Sevdiğiniz şeylerden (Allah yolunda) sadaka vermedikçe asla ‘iyi’ye (hayra, takvâya, Allah’ın rızasına) erişemezsiniz. Her ne sarfederseniz, şüphesiz Allah onu hakkıyla bilen (ve onun mükâfatını veren)dir. ”