Zekat sağduyulu bir ibadettir. Dolaysıyla zekat, özellikle şu bencilleşme, bireyselleşme ve dünyevileşmenin alabildiğine kasıp kavurduğu günümüz ortamında zor durumda olan insanlara onları unutmayan kardeşleri olduğunu hatırlatacaktır. Bir müslüman, din kardeşinin ihtiyaç içinde kıvranması onu ilgilendirmiyorsa bu durum bedbahtlıktan başka bir şey değildir. Peygamber Efendimiz şöyle buyurur: “İnsanlara şefkatli ve merhametli davranmak, ancak bedbaht kişilerden kalkar.”[2]
Zekat, servet sahibi kişinin gözünde mal putunu kıran bir infak hareketidir.
Zekat, malı temizlemekte ve temizlenen malın da bereketini artırmaktadır.
Zekat, malın sadece zenginler arasında dolaşmasını engellemekte ve toplumda bir denge oluşturmaktadır.
Zekat kişiyi maddeye tapınmaktan alıkoyar, hırs zincirini kırar, kalbin katılaşmasını önler. Allah’a bir şükür nişanesidir. Fani olan dünya malını ahiret sermayesi ile değiştirmeye vesile olur. Bundan daha karlı ve akılcı bir yatırım olabilir mi? Zekat veren mal esaretinden kurtulur. Zekat malı bereketlendirir ve çoğaltır, zenginin şahsiyetini geliştirir.
Zekat, fakiri çalışmaya sevkeder, fakirin toplumda saygınlığını artırır, kıskançlık duygularını köreltir.
Zekat bir yönüyle de adeta sosyal güvenliği sağlayan sigorta işlevi icra eder. Toplumda orta sınıf oluşturmaya çalışır. Zekat paranın stok edilmesini önlemeye çalışan bir unsurdur.
Tüm bu yönleriyle zekat, fakiriyle, zenginiyle toplumu birbirine sımsıkı kenetlenmiş ‘bünyan-ı mersus’ halinde kaynaştırmakta; malı, canı ve insanı arındırmakta; arındırarak, insanları birbirine, kulları Allah’a yakınlaştıran bir ibadet olarak çok büyük önem ve işlev yüklenmektedir.
İslam bu haliyle de bir arıtma ve arınma dinidir. O halde haydi arınmaya ve arıtmaya…
-----------------------------------
[1] Ali İmran 3/92 Feyzu’l Furkan Kur’an-ı Kerim ve Açıklamalı Meali.
[2] Tirmizi, Birr 16